PRE-FALL 20 Odak Noktası: Doğaya Dönüş
Şu sıralar dünya, kısıtlamalar tarafından yönetilen bir yeri andırıyor. Gidemediğimiz yerler; yapamadığımız, göremediğimiz şeylerle çevriliyiz. Bizler bu süre içerisinde evde durdukça doğa kendine geliyor. Doğayla savaşmak yerine onunla barışmamız gerektiğinin farkındalığını yaşıyoruz. Bu dönemin bitmesi umuduyla yeni bir başlangıçlara adım atacağımızı ve dünyanın hiçbir zaman eskisi gibi olamayacağını da biliyoruz.
Tüketimin en çok olduğu alanlardan biri olan moda endüstrisi de tüm dünya gibi Koronavirüs salgınından ciddi bir biçimde etkilendi. Sezonun koleksiyonları aslında karantinadan sonra nasıl bir moda anlayışı ile karşılacağımızı özetliyor.
Neutral tonlar, ilhamını doğadan alan baskılar ve özellikle sürdürebilir kumaşlara yapılan vurgu tüm koleksiyonlarda dikkat çekiyor. Şehrin kaosundan uzaklaşıp özlediğimiz doğaya ve özümüze davet eden koleksiyonların odak noktası rahatlık. Enerjiyi yükselten canlı renkler de gelecek sezonda öne çıkıyor. Stilinizde dinamizminizi arttırmak istiyorsanız, turuncu renk bu konuda nokta atışı olacak. Minimal formlarda hayat bulan gök yüzünün mavisinden ilham alan ve Pantone tarafından 2020’in rengi olarak belirlenen klasik mavinin hakimiyeti ise hemen her koleksiyonda hissediliyor.
Zamansız parçalarında sezon boyunca yükselişine tanıklık edeceğiz. Gençliğin ve doğanın keşfinden güç alan koleksiyonların genelinde dinamik bir macera ve özgürlük duygusunu ve yeni bir deneyim arayışını hissediyoruz. İlham veren kampanya çekimleriyle Gucci ve Miu Miu sezona dokunsal bir giriş yapıyor.
Kreatif direktörlük koltuğunda Demna Gvasalia’nın oturduğu dünyaca ünlü moda evi Baleciaga’nın FW20-21 defilesinde ise sıra dışı formlar ve sahne şovları dikkat çekti. Marka, “Gezegenlerin Yeniden Doğuşu” ve “Su nereye gidiyor?” başlıklarıyla, defilesinde iklim değişikliği konusuna özellikle yer verdi. Dramatik bir sahnelenmeden oluşan gösteride, tribünlerin ilk üç sırası iklim tehdidinin boyutlarını vurgulamak amacıyla boş bırakıldı.